top of page

BİLİŞSEL DEVRİM

Bu yazımda, BİLİŞSEL devrimin insanları ve diğer organizmaları nasıl etkilediğinin hikayesinden yüzeysel olarak bahsetmeye çalışacağım. Tabi biliş ne demektir, önce onu bir netleştirelim. Biliş bir nesne, olay ,durumun varlığı ile ilgili olarak bilgili ve bilinçli duruma gelmek şeklinde açıklanabilir. Yani zihinsel bir gelişim de diyebiliriz.

Bilişsel devrim ise bir süreçtir. Ama bir 200 yüzyıllık bir süreç değil. 70 bin yıl öncesini kapsayan bir süreç. Yani 70 ile 30 bin yıl önce ortaya çıkan yeni düşünce ve iletişim biçimleri anlamına gelir. Yaklaşık 13,5 milyar yıl önce, Bing Bang olarak adlandırdığımız bir şeyle madde, enerji, zaman ve uzay ortaya çıktı, evrenimizin bu temel özelliklerinin hikayesine FİZİK diyoruz.Bunların ortaya çıkışından 300 bin yıl sonra madde ve enerji, atom adını verdiğimiz daha karmaşık yapılar ortaya çıkardılar, bunlar da zamanla molekülleri oluşturdu. Atomların, moleküllerin ve aralarındaki etkileşimin hikayesine KİMYA diyoruz.Yaklaşık 3,8 milyar yıl önce Dünya adı verilen gezegende, bazı moleküller organizma adı verilen oldukça geniş ve karmaşık yapılar oluşturdu. Organizmaların hikayesine BİYOLOJİ diyoruz.Yaklaşık 70 bin yıl önce Homo sapiens’e ait organizmalar, kültür adını verdiğimiz daha da karmaşık yapılar oluşturdular. Bunu takip eden insan kültürlerinin gelişimine TARİH diyoruz. Tarihin akışını üç önemli devrim şekillendirdi: Yaklaşık 70 bin yıl önce başlayan BİLİŞSEL Devrim, Yaklaşık 12 bin yıl önce başlayan TARIM Devrimi ve tarihi sona erdirip bambaşka bir şeyi başlatabilecek yalnızca 500 yıl önce başlayan BİLİMSEL Devrim. Tabi bu büyük bilgi havuzunda var olan sadece bilişsel devrimden söz edeceğiz. Modern insanın ilk kez yaklaşık 200 bin yıl önce Afrika’da tarih sahnesine çıktığı biliniyor. Ek olarak, Homo sapiens’in diğer insan türlerinden ayrıldığı dönemler artık genetik çalışmalarla belirlenebiliyor.Sebebi kesin olarak bilinmemekle birlikte, en çok kabul gören teoriye göre genetik mutasyonlar Sapiens’in beyin iç yapısını değiştirerek, daha önce mümkün olmayan şekillerde düşünmelerini ve tamamen yeni dillerle iletişim kurabilmelerini sağladı. Bilgi Ağacı mutasyonu adını verebileceğimiz bu mutasyon, neden Neandertal yerine Sapiens’in DNAsında gerçekleşti? Bilebildiğimiz kadarıyla bunun sebebi tamamen tesadüf.

Tarihten çok önce insanlar vardı. Modern insanlara benzeyen canlılar ilk olarak yaklaşık 2,5 milyon yıl önce ortaya çıktı. Fakat sayısız nesil boyunca aynı çevreyi paylaştıkları çok sayıda organizmadan ayrışmadılar. İki milyon yıl önce Doğu Afrika’ya bir gezinti yapsaydınız, çok tanıdık insan karakterlerine tanık olabilirdiniz: çocuklarına sarılan endişeli anneler, çamurda oynayan çocuklar, ihtiyarlar, cesurca davranışlar gösteren delikanlılar,… Tarih öncesi insanlarla ilgili bilinmesi gereken en önemli şey etraflarına goriller, ateşböcekleri veya denizanalarından daha fazla etki etmeyen sıradan canlılar olduklarıdır.Biyologlar organizmaları türler halinde sınıflandırır. Canlılar birbiriyle çiftleşip üretken yavrular yapabiliyorsa aynı türe ait olurlar. Ortak bir atadan evrimleşen türler ‘’cins’’ adı verilen bir başlıkta toplanır. Örneğin; Aslanlar, kaplanlar, leoparlar ve jaguarlar Panthera cinsinin altındaki farklı türlerdir. Biyologlar organizmaları iki parçadan oluşan latince bir isimle adlandırırlar. Önce cins, sonra tür. Örneğin aslanlar Panthera cinsinin leo türü yani Panthera leo olarak adlandırılırlar, “Şu an bizi dinleyen herkesin Homo sapiens olduğunu varsayabiliriz.” Homo (insan) cinsinin sapiens (zeki) türü. İnsanın kendi ismiyle kullandığı en üstün sıfatların başında “Sapiens” geliyor: Homo Sapiens, bir bakıma zekâsıyla öne çıkan, “düşünen hayvan” mertebesine erişen ve süratle gelişen insanı anlatmanın en kestirme yolu olarak algılandı.Homo sapiensi diğer canlılardan ayıran en temel özellik düşünebilmesi ve dik yani iki ayağının üzerinde durabilmesidir. Bir şempanzenin birkaç kelime ile konuşabildiğini varsayarsak Homo sapiensle yaptığı sözlü bir tartışmayı kazanamaz fakat fiziksel gücü sayesinde insanı oyuncak bir bebek gibi parçalayabilir. Anlayacağımız üzere homo sapiensi diğer canlılardan ayıran en temel gücü iç güdüden bağımsız düşünebilmeleridir. Bugün büyük beyinlerimiz çok işe yarıyor. Çünkü arabalar ve tüfekler nispeten yeni şeyler. En azından homo sapiense özgü aletler. Alet üretimine ilişkin ilk kanıtlar 2,5 milyon yıl öncesine aittir, alet üretimi ve kullanımı, arkeologların eski insanların varlığını tanımalarındaki temel ölçüleridir. İnsan evriminde de bu koşullardan başlıca beşi, birbirini tetikleyerek beyinin evrimini de hızlandırdı: bipedalizm (iki ayaklılık), el-göz koordinasyonu, alet üretme, iletişim becerileri, yeni beslenme pratikleri, örneğin avlanma ve kök toplama. Bu beşli, insan beyninin hem fizyolojik hem de kültürel gelişiminde rol oynayan, aynı zamanda son 2 milyon yılda hacmi logaritmik şekilde artan beynin evrim hızını açıklayabilecek etmenler.Örneğin öğrenme yeteneğinde gelişmenin daha gelişkin alet teknolojilerinin kültürel evrimine izin verdiği, bunun da daha zengin beslenme imkanları yarattığı biliniyor.Homo sapiensi diğer canlılardan ayıran en temel özellikler bunlardır.

Bilişsel devrimin gelişimi “dil” etkenine de sıkı sıkıya bağlıdır. Dil neandertallerde de vardı ama bizim türümüzün farkı sanal olgulara inanma ve geleceği planlayabilme gibi yetkinlikler olduğu için devrim homo sapiens için geçerli olmuş ve günümüze kadar gelmiştir. Neandertaller ise bundan 100 bin yıl önce Avrupa’da aniden ortaya çıkmış ve yaklaşık 35 bin yıl önce de yine hızlı ve sessiz bir biçimde yok olmuş —ya da diğer ırklarla karışarak asimile olmuş— insanlardır. Günümüz insanından tek farkları, iskeletlerinin biraz daha güçlü ve kafatası ortalamalarının biraz daha yüksek olmasıdır.Birey olarak utandırıcı derecede şempanzelere benzeyen homo sapiensleri neandertallerden ayıran en önemli özelliği, ortak değerlere inanabilmesi. Bu ortak değerler sayesinde geçmişteki büyük sıçramayı başardığımızı söyleyebiliriz. Örneğin bir stadyuma binlerce neandertali koyduğunuzda ortaya kaos çıkabilir iken ile aynı takımı tutan binlerce insanı yani homo sapiensi koyduğunuzda oluşacak uyumun farkından bunu anlıyoruz. Dil, konuşma ,iİletişim ,ortak değerler bilimsel devrimin yapı taşlarıdır. Kelimelerin hayali gerçekler yaratabilme becerisi, çok sayıda yabancının beraber iş yapabilmesini sağlarken, bunun ötesine de geçti. Geniş çaplı tolulukların işbiriliği efsanelere dayandığından, farklı hikayaler anlatarak yeni efsaneler oluşturup, insanların davranışlarını değiştirebilirlerdi. Modern sapiens'in yaklaşık 70 bin yıl önce edindiği yeni dil becerisi, ona saatlerce dedikodu yapabilme şansı verdi; kime güvenebileceğine dair bilgi, küçük grupların daha büyük gruplara dönüşmesine, dolayısıyla da sapiens'in daha sıkı ve karmaşık işbirliği yöntemleri geliştirmesine yol açtı. Aslına bakarsanız sorunuzun cevabı biraz da nereden baktığınıza bağlı? Fayda mı yoksa zarar mı?Örneğin alet kullanımını hesaba katmadan ya da sosyal zekanın, öğrenme-öğretme yetisinin ve grup davranışının gelişimini hesaba katmadan modern insanın bilişsel evrimini anlayamayız.Büyük bir beyine sahip olmak, alet kullanabilmek, üstün öğrenme becerisine sahip olmak ve karmaşık toplumsal yapılar içinde yaşayabilmenin çok önemli avantajları olduğunu varsayıyoruz.Ama bir de bakıyoruz ki, insanlar bu avantajlara zayıf ve sıra dışı canlılar olarak kaldıkları 2 milyon yıl boyunca da sahip olmalarına rağmen,( Yani o zamanda yaşayan insanlar da , büyük beyinleri ve sivri taşları olmasına rağmen ) avcı hayvanlardan korkarak, nadiren büyük hayvanlar avlayarak yaşadılar. Hayatta kalmaları ; bitki toplayarak, böcek yiyerek, küçük hayvanları avlayarak ve daha güçlü hayvanların bıraktığı leşleri yiyerek mümkün olabildi. Örneğin İlk taş aletler kemik iliği çıkarmak için kullanılmış idi. Bir aslan sürüsü bir zürafayı avlar ve yer, ondan sonra sırtlanlar ziyafete devam eder. Eee bize ancak kemik paçaları kalmıştır. İlk taş aletlerle kemikleri kırarak içindeki ilikle yaşama tutulmuşlardır atalarımız. Vahşi hayvanlardan köşe bucak kaçmak zorunda kalmışlar uzunca bir süre.

Bu bilişsel devrim sayesindedir ki bütün bunların insanı dünyadaki en güçlü canlı yaptığı çok açıktır. Düşünsenize kemik ilikleriyle ve otlarla beslenirken besin zincirinde en tepeye oturmamamız doğada sıkıntılar çıkarmaz mı? Elbette çıkarır ve dengesizlikler yaşamaya başladı ve doğa bunu toparlayacak zamanı bulamadı. Bu sıçramayı nasıl başardı diye soracak olursanız, Sıçramanın sebebi "Ateş" idi. Yaklaşık 300 bin yıl önce ateşi bulduk, kendimizi ısıttık ve vahşi hayvanlara karşı koruduk. Ateşin en büyük fonksiyonu pişirmekti ve bu Ateş gıdalardaki parazit ve mikropları da yok etti.Tabii ki yeni alet icat etmesi, doğru zamanda doğru alet kullanması , organize olması, planlama yapması da katkı sağladı. Orta sıralardan yukarıya doğru atılan bu büyük adımın çok önemli sonuçları oldu. Daha net anlatabilmek için şöyle örnek verelim; Piramidin tepesideki aslan ve köpek balığı gibi diğer hayvanlar, bu pozisyona kademeli olarak milyonlarca yıl içerisinde yükselmişti. Bu da ekosistemin çeşitli kontrol ve denge mekanizmaları üreterek aslanların ve köpek balıklarının ortalıkta terör estirmelerini engelledi. Aslanlar daha ölümcül oldukça ceylanlar da daha hızlı koşmaya, sırtlanlar daha iyi iş birliği yapmaya, gergedanlar daha saldırgan olmaya başladı.Buna karşın, insan tepeye o kadar hızlı çıktı ki, ekosistemin gerekli ayarlamayı yapacak vakti olamadı ve buna ek olarak insanlar da bu değişime ayak uyduramadı. Hızla tepeye tırmandığı evrimde , insanın Homo Sapiens aşamasıyla âdeta diktatörleşmiş; özgüveni tavan yapmış, aynı zamanda korkak ve endişeli bir varlık olarak yaşamını sürdürmeye devam etmiştir. Zalim ve tehlikeli Sapiens, savaşların ve çevre felaketlerinin yaratıcısı hâline gelerek kendi türünü yok edecek kadar gözünü karartmıştır. Ve bu eylemi gerçekleştirme uğruna bilgi toplamaya girişince Bilişsel Devrim’in fitilini ateşlemiştir. Sapiens adeta bir muz cumhuriyetinin diktatörü gibiydi. Daha yakın zamana kadar Afrika’daki orta halli canlılar olduğumuz için hala korku ve endişelerle doluyuz. Ve bu da bizi fazlasıyla zalim ve tehlikeli kılıyor.Ölümcül savaşlardan çevre felaketlerine kadar pek çok tarihsel kötülük, bu çok hızlı gerçekleşen sıçramadan kaynaklanıyor. O nedenle sorunuzun cevabı biraz da nereden baktığınıza bağlı. Yani alet kullanımı fayda mı yoksa zarar mı getirdi? Homo sapiens dil sayesinde, etrafındaki dünyayla ilgili, daha fazla bilgiyi aktarma becerisi kazandı. Bununla beraber karmaşık faaliyetleri planlama ve uygulama becerisi gelişti. Örneğin aslanlardan uzak durmak, bizon avlamak, tehlike karşısında birbirlerini uyarmak, büyük topluluklar halinde yaşayabilme becerisine sahip olmak, evcilleştirmek için köpeğin en uygun hayvan olduğunu düşünmek… tüm bunlar bir anda olmadı değil mi? Yine; Sapiens’in sosyal ilişkileriyle ilgili daha fazla bilgiyi aktarmaya başlaması, yani 150 kişiye kadar çıkan daha büyük ve uyumlu gruplar kurup, beraber hareket edebilmesi, işbirliği ve sosyal davranışların yenilenmesi gibi….. “Artık mevsimlerin önemi olduğu için ne zaman kış gelecek ne zaman yağmur yağacak bilmek gerekiyordu, takvim bulundu.” Takvim için gökyüzüne bakmak gerekiyordu, astronomi doğdu. Bir şeyleri saymak gerektiği için önce 6’lık sistem ardından 10’luk sistem bulundu, matematik gelişti. Sel suları çekildikten sonra kimin arazisi nereden başlıyor nerede bitiyor anlayabilmek için geometri gerekti, geometri gelişti. Artık özel mülk ortaya çıktığı için, ilk yazılı kanunlar, arkasından ilkel bir hukuk sistemi geldi…

Tanıtılan Yazılar
Son Paylaşımlar
Arşiv
Etiketlere Göre Ara
Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page